Hayvan Refahı Artık ‘Olmazsa Olmaz’
Hayvan haklarına olan duyarlılık giderek artıyor, ancak son zamanlarda daha sık telaffuz edilmeye başlayan bir kavram var ki o da ‘hayvan refahı’. Uluslararası kaynaklar hayvan refahını, “bir hayvanın fizyolojik ve davranışsal ihtiyaçları ile beklentilerine yönelik tatminiyle ilişkili pozitif ruhsal ve fiziksel durumu” olarak tanımlanıyor.[1]. Daha kısa tanımla, “hayvanların fiziksel ve psikolojik olarak iyi olma durumu” [2] olarak ifade ediliyor. Bu yüzden, hayvanın fiziksel ve psikolojik refahı bir bütün olarak dikkate alınıyor.
Büyük Britanya merkezli Çiftlik Hayvanlarının Refahı Konseyi tarafından 1992 yılında hayvan refahının ‘beş temel özgürlük’ kriteri[3] belirlendi. Bu kriterler kısa süre içinde Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü (OIE) tarafından da benimsendi. Söz konusu kriterler şöyle:
- Açlığın, susuzluğun ve beslenme bozukluğunun bulunmaması
- Korku ve stresin bulunmaması
- Fiziksel ve/veya termal stresin bulunmaması
- Acı, yaralanma ve hastalığın bulunmaması
- Türüne özgü normal davranışları sergileyebilme özgürlüğü
Hayvan refahının gözetilmesi artık tüketicilerin markalardan beklentileri arasına da girmeye başladı. Hayvan refahının sağlanması için belirlenmiş olan bu kriterler; markalar, üreticiler, şirketler ve hayvan refahına yönelik sorumluluk üstlenmek isteyen herkes için bir kılavuz niteliğinde.
Sürdürülebilir ekosistem, değerli üretim
Dijitalleşmenin de etkisiyle her geçen gün bu tür sosyal konularda daha fazla bilgiye erişen tüketiciler, tercihlerini daha sorumlu ve etik tüketim yöntemlerinden yana kullanıyor. ABD’de gerçekleştirilen bir araştırmaya[4] göre, tüketicilerin yüzde 71’i kendi değerleriyle çatışan değerler benimseyen şirketlerin ürünlerini satın almaktan vazgeçebileceklerini belirtiyor. Verilere göre tüketicilerin yüzde 73’ü hayvan refahının göz önünde bulundurulduğu ürünleri tercih ediyor.
Tarım ve gıda sektörlerinde dünyaya karşı daha saygılı gıdalar sunmayı hedefleyen uluslararası şirketler de artık hayvan refahını sürdürülebilirlik stratejilerine entegre ediyor. Bu yaklaşım hayvan, çiftçi ve çevre arasında sürdürülebilir bir ekosistem yaratıyor. Çiftçilerin mesleğine ve hayvancılığa verilen değer artıyor.
Hayvan refahını nasıl sağlarız?
Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü’nün belirlediği ‘beş temel kriter’, sorumluluk üstlenmeye başlamak için önemli bir yol gösterici olacaktır. Uygulamanın denetlenmesini sağlamak üzere ülkemizde de ulusal düzeyde bir yönetmelik bulunuyor: İyi Tarım Uygulamaları Yönetmeliği[5].
Bu yönetmelik, hayvan refahına yönelik uygulamalarını daha iyileştirmek ve geliştirmek isteyen üreticilere kılavuzluk yapıyor. Yönetmelikte yer alan kontrol noktaları ve uygunluk kriterleri ise şöyle:
- Yasal tescil
- Yem
- Barınak ve imkanlar
- Hayvan sağlığı
- Sağım
- Sağım tesisleri
- Hijyen
- Temizlik maddeleri ve diğer kimyasallar
İnsanlar ve hayvanlar arasında uyumlu bir yaşam sağlamanın ön koşullarından biri olan hayvan refahı için atılacak çok adım var. Gezegeni paylaştığımız bu canlıların yaşam haklarına saygı duyarak ve doğalarına uygun yaşam koşulları sağlayarak, sürdürülebilir bir geleceğe daha emin adımlarla ilerleyebiliriz.
Kaynaklar :
[1] https://agriculture.gouv.fr/le-bien-etre-animal-quest-ce-que-cest
[2] https://www.tarimorman.gov.tr/ABDGM/Belgeler/AB%20UYUM/bulten/3.pdf
[3] https://www.oie.int/en/animal-welfare/animal-welfare-at-a-glance/
[4] Clutch, How CorporateSocialResponsibilityinfluencesbuyingdecisions?, 2019
[5] Hayvansal Üretimde İyi Tarım Uygulamaları Kriterleri Genelgesi (2011/8)